Benim adım Dianne Vitkus ve bu benim hikayem
Yaklaşık iki yıl önce hayatım tamamen değişti. Saniyeler içinde bildiğim hayatım sona erdi. New York'ta cerrahi doktor asistanı olarak, 12 saatlik vardiyamın sonundaydım. Bu benim hayalimdeki işti.
İşim ameliyathanedeki sürece yardımcı olmak ve ameliyat sonrası hasta bakımını izlemekti. İşten sonra evime geldim ve kanepeme gömüldüm. Pencereden dışarı bakıp güzel gün batımını gördüğümde, sıcak yaz akşamının tadını çıkarabileceğim bir başka yere gitmek istedim. Bir battaniye alıp çatıya çıkan merdiveni tırmandım. Güneşin ufkun altına dalmasını izledim ve yıldızlar gökyüzünü ele geçirirken heyecanlandım. 12 metrelik merdivenden aşağı inerken ayağım kaydı ve sert beton zemine düştüm.
Sırt üstü yatarken, sağ omzumda bir ağrı hissettiğimi ve safça, "sabah acıyacak," diye düşündüğümü hatırlıyorum. Garip bir şekilde, başka hiçbir yerim ağırmıyordu. Nedenini daha sonra oturmaya çalışırken fark ettim: Göğsümden aşağısını hissedemiyor ve hareket edemiyordum. O anda hayatımın asla eskisi gibi olmayacağını anladım.
Biri beni bulup 911'i aramadan 30 dakika önceydi, bu yüzden kendimi gelecek kaosa ve belirsizliğe hazırlamak için zamanım vardı: 28 yıllık hayatımı hatırlamak için 30 dakika. Bu noktaya kadar hayatımın ne kadar ayrıcalıklı olduğunu düşünmek için 30 dakika. En iyi şekilde yaşadım mı? Farklı bir şey yapar mıydım? Aklımda bu sorular vardı.
Yıllarca okuduktan sonra işime yeni başlamıştım Her şey boşuna mıydı? Bir daha ameliyat olur muyum? Şaşırtıcı bir şekilde, tüm bu düşünceler içindeyken bile oldukça sakin kaldım. Bir zamanlar hayatım üzerinde sahip olduğum kontrolün ve özgürlüğün gittiğini biliyordum: savaşmak ya da panik yapmak enerji kaybı olurdu. Tek yapabildiğim derin bir nefes almak ve her şeyin değişmesini beklemekti.
Acil serviste, düşme sırasında sağ kürek kemiğimi kırdığımı ve akciğerimi deldiğimi söylediler. Kırık boynumu düzeltmek için yapılan ameliyatın yanı sıra göğüs tüpüne, beslenme tüpüne, solunum cihazına ve daha sonra bir trakeotomiye ihtiyacım vardı. Syracuse yoğun bakım ünitesinde dört hafta geçirdim.
Hiçbir noktada başaramayacağımı düşünmedim - çok inatçıyım! Geriye dönüp baktığımda, her gün hayatım için savaştığımı biliyorum. Stabil olduğumda, beni Boston'daki Spaulding Rehabilitasyon Merkezi’ne transfer ettiler ve burada iki ay yoğun bakımda yatarak rehabilitasyonda kaldım.
18 yaşımdan beri birinci tip diyabetle yaşıyorum, bu yüzden zorluğun ne olduğunu bilirim. Rehabilitasyonda, zorlukların üstesinden gelebileceğiniz bir şey olduğunu çabucak öğrendim. Her gün mücadele edeceğimi anlamıştım - bu elimdeki bir seçenek değil. Ama zorluklarla baş etmek için iki seçeneğimiz olduğunu biliyordum. Ya kızgınlık ve öfke ile ya da sevgi ve kahkaha ile. Ben ikincisini seçtim.
İyimserliğim rekabet ve spor sayesinde arttı. Üç spor yapan bir atlet olarak büyüdüm ve üniversitede lakros oynadım. Üniversiteden sonra spor konusunda aktif kaldım, maraton koştum, düzenli olarak bisiklet sürdüm ve yürüyüş yaptım. Her atletik çabanın kendi engelleri vardı, ancak aksiliklerden bağımsız olarak beni ileriye taşıyan bir yaşam coşkum var.
Ayrıca beni destekleyen inanılmaz bir arkadaş grubum var - onlar benim en büyük kurtarıcım. Beni hiç tanımayanlar bile beni ve ailemi desteklediler, kartlar, çiçekler ve balonlar gönderdiler, para bağışladılar, yemek hazırladılar. Evet, yürüyemiyor olabilirim ama bu insanlar dik durmama yardım ediyor. Bir gün tekrar yürüyeceğim ve şu an sahip olduğum sevgi, kahkaha ve mutluluk sayesinde bu dönüş çok daha destansı olacak.
Chris Norton'un dediği gibi, "Mutluluk adımlarla ölçülmez. Oluşturduğunuz ve sürdürdüğünüz ilişkilerle ölçülür."
Yine de aylar geçtikçe kimi zaman umudum azaldı. Hayal kırıklığına uğramamak için beklentilerimi çok yüksek tutmak istemedim. Ancak Wings for Life'ı ve finanse ettikleri tüm başarılı araştırmaları, klinik deneyleri duyduğumda, umudum yeniden alevlendi.
Wings for Life World Run, vakfın omurilik felcine bir tedavi bulma misyonunun hayati bir parçası. 8 Mayıs'ta koşan dünya çapındaki her koşucu ya da tekerlekli sandalyeli katılımcı bizi nihai hedefe daha da yaklaştırıyor. Unutmayın, ödediğiniz tüm ücretler omurilik felci araştırmalarına gidiyor. Şimdi siz de isterseniz bağış yapın isterseniz de bu inanılmaz topluluğa katılmak için koşuya kaydolun.